Avukatlık Kanununda yapılacak bazı değişikliklerle, Baroların seçim sistemlerinin değiştirileceği, aynı şehirde birden fazla Baro kurulabileceği, Barolara üye olma zorunluluğunun kaldırılacağı gibi bazı değişikliklerin yapılacağına dair süreci bizler de yakından takip ediyoruz.
Salgınla mücadele süreci devam ederken Avukatlık Kanununda bir değişiklik hazırlığı olmadığı önce Adalet Bakanı aynı günde Türkiye Barolar Birliği Başkanı açıklamışken, ertesi günü Cumhurbaşkanı tarafından bizzat Baroların ve diğer meslek örgütlerinin seçim sistemlerinin değiştirilmesi yönündeki açıklamalarıyla bu yönde bir hazırlığın olduğu ve bazı değişikliklerin yapılacağı ortaya çıkmıştır.
Öncelikle belirtmek isteriz ki, değiştirilmek istenen ne olursa olsun vakit seçim değil, geçim vaktidir.
Son iki aydır yaşadığımız süreç herkesin malumudur. Hepimiz sağlık ve ekonomik konularla karşı karşıya iken, sormadan edemeyeceğiz, bu değişikliklerin zamanı mıdır?
Baroların Seçimi Değil, Geçimi Konuşulmalı
Hukuk Fakültelerinin artması ve buna bağlı olarak mezun sayısındaki artış, Avukatlığa alternatif yolların oluşturulması ve birçok mesleki problem dağ gibi büyümektedir. Yaşadığımız salgın da tüm sorunlarımızın tuzu biberi olmuştur. Gerekli tedbirlerin alınması sonucu Adliyelerle ilgili alınan kararlarla birlikte avukatlar da çalışamaz duruma gelmiş ve bürolarını kapatmak zorunda kalmışlardır.
Tahsil olunamayan alacaklar, askıya alınan sözleşmeler, fakat bunlara karşın bir taraftan devam eden yükümlülükler hepimizin malumudur. İşini kaybeden bağlı çalışan avukatlardan, masraflarının altından kalkamayan serbest çalışan avukatlara, yeni ofis açmanın maliyeti altında kalan avukatlardan, yaşı itibariyle ofisine dahi gidemeyen avukatlara kadar her birimiz farklı zorlukları göğüslemeye çalışmaktayız. Gelirlerimiz büyük ölçüde azalırken giderlerimizin sabit kaldığı hatta arttığı bugünlerde, hem sağlığımıza hem de bütçemize dikkat etmeye çalışmanın zorluğu, yaşanılan stres ve gerginlik, geleceğe dair kaygılar hafife alınabilecek türden değildir. Son süreçte ekonomik sıkıntılar baş edilebilir olmaktan çıkmış ve Avukatlar bu süreçten ekonomik açıdan birebir etkilenmiştir.
Dolayısıyla şu an için önemli olan baroların seçimi değil, avukatların geçimidir.
Konuşulacaksa önce sağlık ile Avukatlar açısından gelinen ekonomik sorunların çözümü konuşulmalıdır. Bu süreçte Avukatlarla ilgili bir değişiklik yapılacaksa ve önlemler alınacaksa yalnız ve yalnız bu konulara yönelik değişiklikler olmalıdır.
135 Bin Avukatın Şartları İyileştirilmelidir.
Avukatlar, 82 milyonun sesidir, nefesidir. Hak aramanın, savunmanın temsilcisidir. Avukatların sesinin kesilmesi, vatandaşların nefesinin kesilmesidir. Bu sebeple gündeme taşınan Avukatlık Kanunu değişiklerinin öncelikle katılımcı bir anlayışla hazırlanması, ortak akılla ve en önemlisi daha uygun bir zamanda değerlendirilmesi gerekmektedir. Önce Baroların görüşleri alınarak tüm sorunlar detaylarıyla tartışılmalı, bir taslak hazırlanmalı, bu taslak tüm dinamiklerce değerlendirilmelidir. Bu süreç ise Barolar, TBB ve Adalet Bakanlığınca yürütülmelidir.
Mülkün temeli adalet, adaletin vazgeçilmezi avukattır. Bu nedenle de önceliğimiz bağımsız ve tarafsız yargının tesisi olmalıdır. Bunun içinde öncelikle 135 bin Avukatın sorunları çözülmeli ve şartları iyileştirilmelidir. Avukatların sorunları çözülmedikçe ve şartları iyileştirilmedikçe, adil yargılamadan bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Çoklu Baro, Adil Yargıyı, Hukuk Devletini Yok Etmektir.
Haberlerde, Avukatların Barolara kayıtlı olma zorunluluğunun kaldırılacağı yönünde değişiklik yapılacağı belirtilmektedir. Bu yönde bir değişiklik, Avukatlık meslek disiplin düzeninin, meslek etiğinin ve meslek kalitesinin yerle bir olmasıdır.
Çoklu Baro, Avukatlık mesleğini yok edeceği kadar en önemlisi bağımsız yargıyı da yok edecektir. Siyasi düşüncesi bir birine yakın olanlar ayrı Baro kuracaktır. Sizlerde takdir edersiniz ki, böyle bir durumun nerelere kadar gidebileceğini daha önce tecrübe ettik.
Şüphesiz ki böyle bir değişiklikten istifade edecek olan ilk kesim, birlik ve beraberliğimizin, laik, sosyal ve demokratik düzenimizin, ulusal egemenliğimizin en önemli düşmanı olan hain terör örgütleri olacaktır. Bu yönde bir değişiklik, savunmanın susturulması anlamına gelecektir. Savunma susarsa, bağımsız yargı olmaz, hukuk devleti de kalmaz.
Çanakkale Barosu olarak bizler, mesleğimizin, bağımsız yargının, insan hak ve özgürlükleri ile demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin mücadelesini dün olduğu gibi yarın da sürdürmeye devam edeceğiz.
Av. Bülent Şarlan
Çanakkale Barosu Başkanı