DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ, ETKİNLİKLERLE KUTLANDI
Tarih: 8.03.2019 | Okunma Sayısı: 1073

 

DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ, ETKİNLİKLERLE KUTLANDI


Baro Başkanımız Av. Bülent Şarlan, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Kadın Hakları Komisyonumuz ve Baromuz mensubu Avukatlarımız 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtına çelenk sunma törenine katıldı.

 

Baromuz Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Ezgi Deniz Çalışal çelenk sunumunun ardından günün anlam ve önemini anlatan bir konuşma yaptı. Konuşmanın ardından tören sona erdi.

 

Baromuz Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Ezgi Deniz Çalışal’ın 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü Konuşması;

         ZAMAN; CUMHURİYET DEVRİMLERİ VE KADININ İNSAN HAKLARI KAZANIMLARINA SIKI SIKI SARILMA ZAMANIDIR.

        

         8 Mart, tüm dünyada emekçi kadınların; kendilerini ailede, toplumda, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda eşit birey olarak görmeyen çağdışı zihniyetlere omuz omuza mücadele içinde karşı çıktığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gereken kültürel, eğitimsel ve yasal çalışmaların yapılması taleplerini dile getirdiği mücadele ve dayanışma günüdür.

         Dünyada şiddetin, yoksulluğun ve eşitsizliğin artmasına neden olan sistemi sorgulamadan ve değiştirmeden, kadına yönelik ayrımcılığın ve kadın sorunlarının ortadan kalkmasının mümkün olmadığı bilincindeyiz.

         Bu nedenle insanları yoksulluğa iten, eşitsizliğe ve şiddete yol açan bu sömürü düzenin de değişmesi, kadın sorunlarına çözüm için önemli bir aşama olacaktır.

         Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız ne yazık ki aynı oranda eğitim, istihdam olanaklarına sahip olmamakta; yönetim mekanizmalarında, siyasal yaşamda ve karar alma organlarında temsil edilmemektedirler.

         Buna; aile içinden başlayarak, toplumun her alanında var olan cinsiyet ayrımcılığı ve cinsiyet eşitsizliğine yol açan politikalar neden olmaktadır.

         Tarihsel, kültürel, dinsel bir takım gerekçelerle kadınlarımız; eğitimden, iş hayatından, toplum yaşantısından ve birey olmaktan alıkonulmaktadır. Kadının birey olmasını engelleyecek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açacak politikalara karşı çıkmak hepimizin öncelikli görevidir.

         Ülkemizde; Toplumsal cinsiyet eşitsizliği her alanda var olmaya devam ederken; kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismarlar sistematik olarak artmaktadır.2018 yılında Türkiye’de 440 kadın öldürülmüş,317 kadın ve 217 çocuk cinsel istismara uğramıştır.2019 un ilk iki ayında ise 74 kadın cinayeti işlenmiştir. Bu anlamda Kadına ve çocuğa karşı şiddetin önlenmesindeki etkisini çok önemli bulduğumuz 6284 Sayılı Yasanın, İstanbul Sözleşmesi’nin ve nafakanın kaldırılmasına yönelik yasal değişikliklere gidilme taleplerinin yoğunlaşmasını endişeyle izlemekteyiz.    

         Hak savunucusu olarak bizler yasalarımızın uygulanması noktasındaki eksikliklerin giderilmesini talep ederken; siyasal zeminin uygun olduğu düşüncesi ile organize edilen hareketlerin ve oluşan baskıların yasa yapıcılar üzerinde etki sağlamaması gerektiğini önemle ifade ediyoruz.   

         Kadına yönelik şiddet ve istismarın artmasında bu yasal düzenlemelerin hiçbir olumsuz etkisi yoktur. Tam tersi yasal düzenlemelere rağmen, uygulamaya geçirilmeyen toplumsal değişim politikalarının; eğitim müfredatındaki toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizliklerin, dini referanslarla kanuni düzenlemeler yapılması çalışmalarının, 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimden vazgeçilmesinin, kadına yönelik haberlerde medyanın kullandığı eril dilin, kadının asıl görevinin annelik olduğu, yerinin ev olduğu ve sadece aile içinde yer alması gerektiği yönündeki dilin ve baskının, aile kavramı kullanılarak kadının kimliğinin annelik ve aile içinde tanımlanması çabalarının, kadına karşı şiddeti ve kadın sorunlarını arttırdığı ortadadır.

         Uzun mücadeleler sonucunda edinilen kadın kazanımlarının ve kadın haklarının geriye götürülmeye çalışılması karşısında sessiz kalmamız mümkün değildir. 

         Bu nedenle son aylarda tartışmaya açılan nafaka, 6284 sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi konularında geri adıma yol açacak yasal düzenlemeler yapılmamalıdır. Kadına yönelik şiddete ve Aile Mahkemelerinin görevli olduğu alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemleri kabul edilmemelidir.

         Politik, medyatik ve dini alanlarda kullanılan dilin erilleşmesinin önü kesilmelidir. Kadınlara siyasal, sosyal ve ekonomik alanda yer açacak şekilde toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları derhal uygulamaya geçilmelidir. Kadınlara toplumsal hayatın dışına iten cinsiyetçi ve ayrımcı politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. Kadını sadece ailenin parçası olarak gören politik, kültürel anlayış değiştirilmeli, kadının eşit ve özgür birey olarak yetiştirilmesine ve kabul edilmesine yol açacak politikalar uygulanmalıdır. 

          Hala ve her şeye rağmen koruduğumuz umudumuzla diyoruz ki,

          Kadınları anladığımız, onlara saygı duyduğumuz ve onları tüm insan hakları ile donattığımız ölçüde mutlu bir dünya olacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Şunu anlamak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”

Çanakkale’nin siz değerli kadınları nezdinde bir kez daha dünya emekçi kadınlar gününü kutluyor ve saygılarımızı sunuyoruz.

 

                                                                           ÇANAKKALE BAROSU

                                                                     KADIN HAKLARI KOMİSYONU

28.09.2024
AV. HANDE KESKİN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.