HSYK Yasa Teklifi Hakkında Kamuoyu Duyurusu
Tarih: 15.01.2014 | Okunma Sayısı: 3450
 

HSYK YASA TEKLİFİ

 

Bilindiği üzere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısı ve çalışma şeklini düzenleyen 52 maddelik yasa teklifi, 7 Ocak 2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclis’ine sunulmuş olup Meclis Adalet Komisyonunda da görüşülmeye devam edilmektedir.

Teklifin yasalaşması halinde,

 

- HSYK’ nın tüm yetkileri, Kurul Başkanı olan Adalet Bakanına devredilecektir.

 

- Adalet Bakanı, yürütme içindeki bir siyasetçi olarak, HSYK ve Adalet Akademisindeki yetkisi ve gücü artacaktır. Hangi HSYK üyesinin hangi dairede görev yapacağına bakan karar verecektir. Daire başkanlarının seçimi dahi Adalet Bakanının kontrolünde olacaktır.

 

- Adalet Bakanlığı müsteşarı da artık HSYK’ nın 3 dairesinden birine başkan olabilecektir. Teftiş kurulu başkanı, genel sekreter ve sayıları 4’ten 5’e çıkarılan biri idari yargıdan gelecek genel sekreter yardımcıları bakan tarafından yeniden belirlenecektir.

 

- Yönetmelik çıkarma yetkisi genel kuruldan alınarak Adalet Bakanına verilecektir. Savcıların adli, hâkimlerin idari görevlerini belirleme ve bu konuda genelge çıkartma yetkisi de Adalet Bakanı’na geçecektir. Dairelerin hangi işlere bakacağına artık Adalet Bakanı karar verecektir. Bakan, gelen dosyayı istediği daireye sevk edebilecektir.

 

- Seçimle gelen HSYK üyeleri hakkındaki disiplin işlemlerini artık HSYK Genel Kurulu yerine Adalet Bakanı tek başına yürütecek ve karara bağlayabilecektir. Artık adalet bakanı HSYK üyeleri arasında disiplin kovuşturması yapabilecek, disiplin cezası verebilecektir.

 

- Ağır Ceza Mahkemelerinin bulunduğu yerlerdeki Adalet Komisyonu Başkan ve Üyelerini HSYK yerine Adalet Bakanlığı belirleyecektir.

 

- HSYK’nın yanı sıra Türkiye Adalet Akademisi’nin de yapısı kökten değişecek, başkan yardımcıları ve daire başkanları 10 gün içinde bakan tarafından atanacaktır.

 

 

“YARGININ BAĞIMSIZ OLMASI SADECE BUGÜN İÇİN DEĞİL;

YARIN İÇİN DE GEREKLİDİR.”

 

 Ülkemiz kuvvetler ayrılığı prensipleri ile yönetilmektedir. Ülkemizde Hukuk devleti ve Demokrasinin yerleşmesi için yargıya karşı veya yargı içerisindeki tüm müdahalelerin tamamen ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yargı, hiçbir kesimin vesayetinde ve kontrolünde olmamalıdır. Yargı, diğer kuvvetler olan Yasama ve yürütmenin müdahalesi olmadan tüm Kurum ve örgütlenmeler ile tüm anlayışların üstünde olmalıdır. Böyle olursa yargı, evrensel kurallara ve objektif ilkelere göre karar verir, adaleti tesis edebilir. HSYK nın bağımsız bir kurul olma ihtiyacı karşında hakim ve savcıların taraf olmadan ve bağımsız çalışabilecekleri, güvence altında olacakları bir kurumun oluşturulması ihtiyaçtır. Fakat yasa teklifi bu anlayışın uzağında olup bu haliyle anayasaya aykırı olduğu düşüncesindeyim.

 

Teklifin yasalaşması durumunda, Adalet Bakanı’nın zaten var olan yetkileri daha da artacak, yürütme yargıya tamamen müdahale edebilir hale gelecektir. Böylelikle de bir Hukuk devletin de bulunması zorunlu unsur olan güçler ayrılığı ilkesi ve yargı bağımsızlığı zedelenecektir.

 

Bizlere, hukuk eğitimi almaya başladığımız ilk günden beri, HSYK Başkanı’nın Adalet Bakanı, HSYK üyelerinden birisinin de Adalet Bakanlığı Müsteşarı olmasının yargı bağımsızlığını zedeleyen en önemli unsur olduğu öğretilmiştir. Adalet Bakanı ve müsteşarının bulunmadığı bir HSYK ile daha bağımsız bir yargı kurumunun yaratılması mümkün olduğundan sunulan yasa teklifi, bu anlayışı tamamen ortadan kaldırmaktadır. Kaldı ki AB İlerleme Raporlarında, Adalet Bakanının kurul üyesi olmasının dahi demokratikleşme önünde bir engel olduğu belirtilmektedir.

 

İlerleme Raporlarında, hâkim ve savcı performanslarını değerlendiren birimlerin Adalet Bakanlığına bağlı olması dahi antidemokratiklik olarak değerlendirilmiş, yürütme gücünün yargı içinde bulunmasının yargı bağımsızlığına zarar verici bir durum olarak görülmüştür. Şimdi sunulan teklif ise bu durumu daha da olumsuzlaştıracaktır. Yargı içindeki en etkin nokta olan HSYK yapısının değiştirilmesi halinde, yargı ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlar Adalet Bakanına; dolayısıyla yürütmeye bağlı hale gelecektir.  Teklifin yasalaşması demek yağmurdan kaçarken doluya tutulmak demektir. 

 

            Yargının bağımsız olması sadece bugün için değil; yarın için de gereklidir. Zaten, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa Değişikliği Referandumu sonucunda Anayasa da değişiklik yapılmış, bu referandum sonucunda HSYK’ nın iç işleyişinde demokratikleşme adına düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu değişiklikle Adalet Bakanının, HSYK üzerindeki etkisi azaltılmış ve temsili bir konuma getirilmiştir. Bu değişiklik, referandum sonucunda kabul edilmiştir. Bu sebeple de milletin onayından geçmiş anayasa değişikliğine rağmen bir kurumun yapısında tekrar yasama yoluyla değişiklik yapılma isteğinin de bu anlamda çelişki doğurduğunu düşünüyorum.

 

            Bu sebeplerle tüm ilgililerin üzerine düşen sorumluluklarını hukuk sınırları içerisinde acilen yerine getirmeleri gerektiği kanısındayım. Yargı, hiçbir kesimin vesayetinde olmamalıdır. Hukuka ve adalete olan inancın yok olmaması açısından teklifin yasalaşmaması gerektiğini düşünüyorum.

 

           

 


 
                                                                                                        Av. Bülent Şarlan

     Çanakkale Baro Başkanı

 
 
 
 
22.12.2024
AV. ARDAHAN DİKME
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.