SAYIN CUMHURBAŞKANI ADAYLARINA, SAYIN MİLLETVEKİLİ ADAYLARINA VE KAMUOYUNA
Demokrasi ve hukuk devletinin olmazsa olmazı, kuvvetler ayrılığıdır.
Yargı, bağımsız ve tarafsız olmaz ise, toplumda hiç kimsenin güvencesi olmaz. Hukuki güvenceden yoksun bir toplum, kendini geliştiremez. Yargının hukuki güvence sağlamakta yetersiz kaldığı ülkelere yerli ve yabancı yatırım gelmez. İş ve istihdam yaratılamaz. İstikrarlı bir refah toplumu olmaz.
Hangi etnik kökenden, anadilden, dinden, mezhepten, inançtan, cinsiyetten veya cinsel yönelimden olursa olsun 81 milyon vatandaşımızın milli birlik ve beraberlik içinde vatanın birliğine ve bölünmezliğine sahip çıkması, hepimizin adalet paydasında kucaklaşmasına bağlıdır.
Bir olursak varız. Dağılırsak yokuz.
Bunun için; vatandaşın savunma hakkına saygı gösteren, bağımsız, tarafsız,
güvenilir bir yargı, evlatlarımızın aydınlık geleceğinin en önemli
güvencesidir. Aynı gerekçeyle bu, biz avukatlar için de en önemli meslek
sorunudur.
Avukat, vatandaşın savunma hakkının güvencesi ve temsilcisidir. Bu görevi
dolayısıyla avukat, yargının birbirine eşit üç kurucu unsurundan biridir.
Kurucu unsurluk statüsünün aşındırılması, yargının güvenilirliğini zedeler,
keyfiliğe yol açar.
Sözü edilen hususlara ilişkin fevkalade ciddi boyutlara ulaşmış olumsuzlukların
giderilmesi, sadece avukatların adına değil, asli menfaatlerini gözettiğimiz 81
milyon vatandaşımızın da adına dile getirdiğimiz en temel talebimizdir.
Öte yandan bir avukatın mesleğini icra ederken karşılaştığı sorunların
giderilmesi ve statüsünün güçlendirilmesi, yalnızca onun değil, savunma hakkı
kapsamında temsil ettiği tüm vatandaşlarımızın ihtiyacı ve güvencesidir.
Bu çerçevede, yukarıdaki temel taleplerimize ilaveten ve esasen bunların birer
yansıması olarak aşağıdaki hususları; 79 baro, 112 bin avukat ile aileleri, 25
bin stajyer avukat ve avukat bürolarında çalışanlar adına tüm Cumhurbaşkanı ve
milletvekili adaylarının dikkatine sunuyoruz:
1. Anayasa Mahkemesi'nin avukatlık sınavını kaldıran kanunu iptal ederken
ortaya koyduğu üzere, savunma mesleği, yargının kurucu unsuru ve hukuk
devletinin vazgeçilmezidir. Bu sebeple, avukatlık stajına giriş ve avukatlığa
kabul, bir an önce sınav koşuluna bağlanmalıdır.
2. Öğretim üyesi ve eğitim kalitesi yetersiz olan hukuk fakülteleri
kapatılmalı ya da öğrenci alımı durdurulmalıdır. Mevcutların seviyesi dünya
standartlarına ulaşıncaya kadar, yeni hukuk fakültesi açılmamalıdır.
Fakültelerin öğrenci kontenjanları, öğrenciler ile öğretim üyelerinin en
sağlıklı şekilde ders yapabilecekleri makul sayılara indirilmelidir.
3. Son yıllarda avukatlara yönelik saldırılarda büyük bir artış
görülmektedir. Avukata saldırı, vatandaşın savunma hakkına ve hak arama
özgürlüğüne saldırıdır. Bu saldırıların önlenmesi ve sorumlularının bulunarak
cezalandırılması amacıyla devletin yetkili tüm kurumları, en üst seviyede
hassasiyet göstermelidir. Avukatlar ile müvekkillerini özdeşleştirmek konusunda
olumsuz ve haksız bir toplumsal kanaat oluşturabilecek beyan ve davranışlardan
kaçınılmalıdır.
4. Avukatlık stajına girişin sınava tabi tutulması koşuluna bağlı olarak,
staj kredisi, karşılıksız bursa dönüştürülmelidir.
5. Ülkemizde, yabancı hukuk büroları, adeta fiili bir adli kapitülasyona
yol açacak şekilde faaliyet gösterir hale gelmiştir. Devletimizin
bağımsızlığıyla bağdaşmayan, adalet hizmetlerini yabancıların tekeline sokmaya
başlayan bu keyfilik muhakkak ve derhal engellenmelidir.
6. Avukatların meslek alanı Avrupa ülkelerindeki emsaller dikkate
alınarak genişletilmelidir. Böylece, koruyucu avukatlık hizmetleri toplumda
yerleştirilerek, yargının yükünün azaltılması sağlanmalıdır. Aynı gerekçeyle,
mesleğimizin mevcut alanlarının ihlaline de derhal son verilmelidir.
7. Adalet hizmeti, devletin üstlendiği en önemli ve asli hizmetlerdendir.
Bu sebeple adalet hizmetlerinin özelleştirilmesi anlamına gelecek girişimlerden
kaçınılmalıdır.
8. Adalet hizmetinin vazgeçilmezi olan avukatlık hizmetlerinden alınan
KDV'nin oranı makul seviyeye çekilmeli, vatandaşın savunma hakkını kullanması
kolaylaştırılmalıdır.
9. Mesleğe yeni başlayanlar için, ilk beş yıl gelir vergisi muafiyeti
getirilmelidir.
10. Adil yargılamanın ve sosyal devlet ilkesinin somut uygulamaları olan CMK
avukatlığı (ceza soruşturma ve kovuşturmalarında adil yargılamayı sağlamak
üzere avukatı olmayana baro tarafından avukat atanması) ve adli yardım
avukatlığı (maddi durumu elverişli olmayana baro tarafından hukuk
mahkemelerinde avukat atanması) hallerinde KDV, tamamen kaldırılmalıdır.
11. Çok zor şartlar altında ve büyük fedakârlıklarla sunulan CMK hizmetlerinde
avukata ödenecek ücret, TBB Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne eşitlenmelidir.
12. Adli yardım için ayrılan bütçe yetersizdir. Meslektaşlarımızın ödemeleri
1-1,5 yıl geriden yapılmaktadır. Bu sebeple söz konusu adli yardım bütçesi yeni
kaynaklar bulunarak yeterli hale getirilmelidir.
13. Özellikle dava şartı haline getirilen arabuluculukta başta iş
uyuşmazlıklarında işçi tarafı olmak üzere, güçsüz olan tarafın avukatla temsili
zorunlu olmalıdır. Avukatlık ücreti de, güçlendirilmiş olan adli yardım
bütçesinden karşılanmalıdır.
14. Yargının hızlandırılması amacıyla, UYAP sistemi üzerinden TAKBİS, MERNİS,
POLNET ve SGK kayıtları, meslektaşlarımızın kullanımına açılmalıdır.
15. Özellikle Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk nüfus dikkate alındığında, birçok
farklı ülkede faaliyet göstermesi gereken meslektaşlarımızın vize sorunu
yaşamadan görevlerini yerine getirebilmeleri için, belirli kıdemden itibaren
(örneğin kamuda çalışan avukatlar ölçü alınarak) serbest çalışan avukatlara
hizmet pasaportu (yeşil pasaport) hakkı tanınmalıdır.
16. Yıllardır mağdur edilen kamuda çalışan avukatların maaş ek göstergeleri en
az 3600 olarak belirlenmelidir.
17. Serbest çalışan avukatların emeklilik hakları, hakim ve savcılara
eşitlenmelidir.
18. Vatandaşların, barolar aracılığı ile avukat vekâletnamesi düzenletmesi
mümkün kılınmalıdır.
19. Esas itibariyle avukatların yargının kurucu unsuru olduğu ilkesini
benimsemekte zorlanan yöneticilerin tutumlarından kaynaklanan ve herkes için
hayatı zorlaştıran adliye içi yanlış uygulamaların önlenebilmesi için baro
başkanları, adliye yönetimi ile görevli komisyonlarda yer almalıdır.
20. Başkent Ankara başta olmak üzere, hizmete elverişli adliye binası olmayan
illerin bu sorunları bir an önce çözülmelidir.
Yukarıda dile getirdiğimiz hususlar, mesleğimizin ve meslektaşlarımızın karşı
karşıya oldukları sorunların yalnızca bir kısmıdır. Her sorunun, demokratik
usullerle çözülmesi mümkündür. Yeter ki, demokratik rejimlerin ana fikrinin,
üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün hâkimiyeti olduğunu hepimiz
bilelim ve gereğini kararlılıkla talep ve takip edelim.
Bu düşüncelerle;
Seçimlerin milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz. Yukarıda
sıraladığımız sorunların çözümünün, tüm vatandaşlarımızın üstün yararına
olacağını hatırlatıyoruz.
Cumhurbaşkanı ve milletvekili adayları ile demokrasinin vazgeçilmez unsuru tüm
siyasi partilere başarı dileklerimizi sunuyoruz.
Saygılarımızla.
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
YÖNETİM KURULU