Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Verilmesi Düzenlenen Törenle Kutlandı
Tarih: 5.12.2016 | Okunma Sayısı: 1220

 

 
TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ VERİLMESİ

DÜZENLENEN TÖRENLE KUTLANDI

 

 

5 Aralık 1934' de yürürlüğe giren Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Verilişinin 82. Yılı münasebetiyle Cumhuriyet Meydanı'nda tören düzenlendi.

 

 

Törene Baro Başkanımız Av. Bülent Şarlan, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Güneş Pehlivan, meslektaşlarımız, STK temsilcileri ve Çanakkale halkı katıldı.

 

 

Kutlama töreni Atatürk Anıtına çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından Baromuz Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Güneş Pehlivan'ın konuşmasının ardından sona erdi.

 
 
 
 
 
ÇANAKKALE BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU BASIN BİLDİRİSİDİR: 
 
 
 

5 Aralık, bugün dahi inşa etme mücadelesini verdiğimiz eşitlik ve Anayasal Demokrasi Kültürünün, 82 yıl önce, Atatürk devrimleriyle temelinin atıldığı gündür.

Genç cumhuriyetin hukuki, ekonomik ve sosyo-politik reformları, dünya toplumunun öncülüğünü üstlenmiştir.

Cumhuriyet, lideri ve kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk kadar; baskıya, sömürüye, ayrımcılığa, halkın vicdanını yaralayan bir işgale ve işgalin yerel komisyonculuğuna soyunan monarşiye karşı mücadele eden Türk aydınlarının, köylülerinin, gençlerinin ve kadınlarının eseridir.

Nezihe Muhittin, Ulviye Mevlan, Halide Edip Adivar ve nice feminist Türk kadınının, eşitlik ve özgürlük idealiyle verdiği mücadeleye ve onların davasına kulak veren Genç Cumhuriyete bir kez daha minnetlerimizi sunuyoruz.

82 yıl önce kadının siyasal haklarının tanınması ile, ülkemizdeki en önemli gelişmeyi göstermiş olan “Demokrasi”, siyasal kadroları seçme yönteminden ibaret bir model değil; toplumdaki her bireyin, toplumun saygıdeğer ve eşit bir parçası olarak varlık gösterebildiği bir kültürdür.

O Kültürde; edinilmiş rol ve statüler, ırk, din, mezhep, cinsiyet, cinsel kimlik, sosyal sınıf gibi ezici-yapay kimliğin zorbaca gücüyle değil, eşit ve özgür bireyler olarak varlık gösterilir.

O halde siyasal haklarımızı kazandığımız 5 Aralık’ta; kadının insan hakları sorunuyla mücadelenin, Anayasal demokrasinin hayata geçirilmesiyle anlam kazandığını idrak etmek gerekir- ki anti demokratik bir sistemde siyasal hakların varlığından bahsetmek zaten şık bir söylemden öteye gitmeyecektir.

Demokrasi, tüm toplumsal kurumların; aile üyeleri arasında eşitliğe dayanan sağlıklı ve şiddetten uzak bir aile yapısının, bağımsız yargının, özgür haberciliğin, sansürsüz sanatın, seküler bilimin, çoğulcu ve katılımcı bir siyasi yapının teminatıdır.

Toplumun en küçük birimi olan ailede, eğitimde, kamusal ve özel sektörde, ekonomik hayatta, siyasal faaliyette, insan onuru dokunulmaz; emek yüce; şeffaflık ve dürüstlük ilke; liyakat esas olursa, ancak o zaman anayasal bir demokrasiden bahsedilir.

Dolayısıyla;

Kadına yönelik aile içi şiddet, aile içinde demokrasi kültürünün yokluğundan ileri gelir.

Üreten emeğin yükünü göğüsleyen kadının, üretim araçlarına sahip olmaması; ücrette ve kıdemde ayrımcılığa maruz kalması, anti demokratik pratikten ileri gelir.

Kadının seçme ve seçilme hakkının tanınması üzerinden 82 yıl geçmiştir.

Buna rağmen, kadının, siyasal kadrolarda, eril siyasetin “cinsiyet kotası engelini aşma kastının” bir sonucu olarak, kısıtlı surette varlık göstermesi engellenmese de, politika üretmesi engellenmektedir.

Yine kadın, bir ailenin içinde “annelik” veya “eş olma” kimliğiyle tanımlanmadığı sürece, onun lehine politika üretilmeyeceğinin bir teminatı olarak bir Kadın Bakanlığı dahi kurulmamakta; kadının statüsü, Aile Bakanlığı içindeki bir birime indirgenmektedir.

Bununla birlikte, mevcut politik söylem, kadını ikincil cins olarak tanımlayan, bedeni, yaşam tarzı, sosyal varlığı ve mahremiyeti üzerinden; şiddeti, ayrımcılığı ve baskıyı besleyen bir müdahale alanı yaratmaktadır.

Yasa yapma süreci de bu biliş düzeyine aracılık ettirilmeye çabalanmaktadır. 16 gün önce bir gece yarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na sunulmak istenen ‘önerge’ bunun bir örneğidir.

Ne var ki bu süreçte kadın ve sivil toplum dayanışması gücünü bir kez daha göstermiştir.

Bizler, Atatürk’ün manevi mirasçıları olarak, Olympe de Gouges’ların, Mary Wollstonecraft’ların, Nezihe Muhittin’lerin kadının insan hakları mücadelesini teslim almış bulunmaktayız.

Seçme ve seçilme hakkımızı elde etmenin 82. yılını kutlarken, Mustafa Kemal Atatürk ve fikirdaşlarını saygıyla anıyoruz. Türk kadınları olarak Cumhuriyetin öz değerlerini korumaya kararlı olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz.

Kadının sosyal, ekonomik ve siyasal platformlarda hak ettiği yere ulaşması ile laik, demokratik, çağdaş ve barışçıl bir Türkiye Cumhuriyeti hedefimizi bir kez daha dile getiriyoruz.

Av. Güneş Pehlivan 
Av. Hande Keskin Toprak 
Av. Şennur Tarak
Av. Sahra Yıldız Hıdımoğlu
Av. Melis Söylemez 
Av. Demet Temel Özcan
Av. Büşra Aksoy
Av. Aybüke Bilecen
Av. Yeşim Şimşek
Av. Eyüp Algül

 

 
28.09.2024
AV. HANDE KESKİN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.